Dayımın torunu. Ben köyde doğdum. Kardan adam oynadım. Ağaçlara
çıktım düştüm kalktım ve bu günlere geldim. Akrabalar arasında sorun çıkınca
biz Akhisar göçtük. Betonlaşmış şehirlerle ilk tanışmamdı. Köy fırını yoktu. Nasılda
toplanırdık köy fırınının önüne. Ekmek yapanlarla teyzelerle sohbet ederdik. Belki
bir parça börek verirler diye yutkunurduk. Hey gidi günler hey. Fukaralık yoksulluk
ve acılar. Amele kadın ve erkekler. Hiç bir sosyal güvencesi olmayanlar. Şimdilerde
yavaş yavaş bu fikir yerleşiyor. Çünkü elden ayaktan düşünce birilerinin
bakımına muhtaç olmak çok zor. Hey köyüm az dolaşmadım senin sokaklarında. Arkadaşlarımla
köyden kaçardık. Gezmelere gider ateş yakardık. Ormancı dumanı görünce fırındır
demiş ya hâlbuki biz yaktık küçük harmanda ateşi. Ben akrabalarımı çok tanımam.
Özellikle anne tarafıyla ilişkilerim zayıftır. Geçenlerde dayımın torunu
üniversiteyi kazanmış geldi ve tanıştık. Yıllar sonra bu kadar kayıp acı ve
imtihanlardan sonra hiç varlığından haberdar olmadığım küçük bir kız çocuğu geliverdi
yanıma kim bilir bu küllerimden yeniden doğmanın bir işaretidir. Yâda bu kadar
sıkıntının içinde gülen bir yüz bir teselli kim bilir. Belki de yanıma bir daha
uğramaz bile kim bilir belki de hiç ayrılmaz. Neyse ben artık büyük heyecan ve
beklentilere kaptırmıyorum kendimi. Rabbim ona da başarılar versin. İnşallah bu
betonlaşmış şehirde yerli ve milli zihniyetini yitirmez. Batı batı diye batıl
zihniyetler gönlünde yeşermez. Tüm kızlarımızı delikanlılarımızı rabbimiz
korusun. Ama ailelerde takipçi olsun. Hangi kaynaklardan besleniyor. Kime âşık.
Üç günlük dünyaya mı sevdası ötelere mi âşık. Urfalı Nabi gibi sakın terki edepten
diyenlerden etsin bizi rabbim. Tüm müezzinlere ezberletsin şiirin şuura döndüğü
günler geri gelsin.
Salih Arıkan,Tel: 0506 514 96 93
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder